1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Mustafa Akgül: İnternet, Katılımcı Demokrasi ve Direnişler

Gönderilme zamanı: 02 Tem 2013, 14:22
gönderen fortran
Ülkemiz önemli gelişmeleri algılayamamış ve gecikmeli olarak farkettiğinde ruhunu anlamadan yararlanmaya çalışmış, bunda da doğal olarak başarılı olamamıştır. Matbaada, bilimsel teknolojik devrimde, sanayi devriminde, şimdi de İnternetin başını çektiği yeni çağda da, yani internet ve bilişim çağında da aynısını yaşıyoruz.

İnternet, Sanayi Devrimi Boyutlarında bir Gelişmedir!

Ülkemiz, İnterneti içinden faydalı araçları seçebileceğimiz, İnternet öncesi tercihlerimizi koruyabileceğimiz bir gelişme olarak görmüş, bu nedenle Youtube’u yasaklamış, kendimize özgü filtreler kurmuş, “milli” arama moturu kurma hayalleri kurmuş, bunları da açık ortamlarla tartışmadan, uygulamaya çalışmıştır. Şimdide sosyal medyayı zapturapt altına almaya çalışmaktadır.

Bilim ve teknolojideki gelişmeler, bir yandan İnterneti ortaya çıkartmış, öte yandan Bilgi’nin temel zenginlik ve istihdam kaynağı olduğunu ortaya koymuştur. Burada Bilgi; Bilimsel Bilgi, Ar-ge, inovasyon, patent, örtük bilgi, her türlü enformasyonu kapsayan geniş bir kavramdır. Bunun sonucunda, ulusların temel zenginliği, doğal kaynak ve kasalardaki birikimlerden çok, insanların entellektüel ve bilgi birikimleridir. Bu nedenle, insanlığın sanayi ötesi yeni toplum biçimine Bilgi Toplumu demeye çalışıyoruz.

Bilgi Çağı, Bilgi Toplumu, Bilişim Toplumu, Bilgiye Dayalı ekonomi, Bilgi temelli ekonomi gibi adlandırmaya çalıştığımız bu yeni toplum biçiminin tam nasıl gerçekleşeceğini bilemiyoruz: Nasıl Buharlı makine bulunduğu zaman sanayi toplumunu tanımlamak mümkün değildiyse. Ama kalın çizgilerle şu an görebildiklerimize bakalım.

Birey Öne Çıkıyor !

İnternet bireye sınırsız kendini geliştirme olanakları sunuyor; zaman ve mekan farkını ortadan kaldırıcı etkisi var. Hızlı bir internet bağlantınız olunca, dünyanın neresinde olduğunuzun önemi azalıyor. İnsanlığın kültür ürünlerine, entellektüel birikimine, pek çok ticari ürüne erişebiliyor, kitlelerle buluşabiliyor, kendi fikirlerini paylaşabiliyorsunuz. İnternet 2.5 milyar insanın, 900 milyon bilgisayarın, 700 milyon webin, 30 trilyon sayfanın bulunduğu bir ortam; dünyanın bütün sokaklarına, bütün okullarına, kütüphane,
ve müzelerine, hastanelerine, kısaca her yerine açılan bir ortamdır. İnternet, modern yaşamanın ayrılmaz bir parçası olmuştur. İnternet, her yurttaşa kendi gazetesini, kendi matbaasını, radyo ve televizyonu kurma, işletme olanağı sunmaktadır. Bunu kimseden izin almadan, pratik olarak ücretsiz, hızlı ve çabuk yapabilmektedir. Gezi Parkı direnişinde de gördüğümüz gibi, sokaktan cep telefonu ile TV yayını yapabilmekte, resim ve filmleri çeşitli internet araçları ile arkadaş grupları, STK’lar ve giderek milyonlarla
paylaşabilmektedir. Facebook’ta kullanıcı sayısı 1.1 milyarı aştı, twitterda ise 500 milyonu. Türkiye 32 milyon civarında facebook, 10 milyon civarında da twitter kullanıcısı vardı, bunun artmış olmasını bekliyoruz.

Hiyerarşik Yapılar Kırılıyor; Katılım Artıyor

İletişimin artması açıklık, katılım ve paylaşımın artmasını sağladı. Bunun sonucunda Hiyerarşik yapılar daha yatay yapılara dönüşüyor. Bir kurumdaki tüm çalışanların karar süreçlerine katılım ve katkısını öne çıkaran gelişmeler oluyor.

Kitleler Birlikte Üretiyor !

İnternetle sayısal ürünlerde paradigma değişiyor. Marjinal maliyeti ve dağıtım maliyeti pratik olan sıfır olan ürünler de ciddi bir sarsıntı yaşanıyor. Fikri Haklar Hukuku çatırdıyor. Henüz yaratıcılığı teşvik ve geniş kitlelerin çıkarları arasında makul bir denge kuramadık, ama eski hukuk değişmek zorunda. Wikipedia gibi yüz binlerin katkısıyla ayakta duran, insanlığın ortak malı bir ansiklepodimiz var. Binlerce ders notu, video, milyonlarca makale insanlığın ortak kullanımı için ücretsiz olarak sunulmuş durumda. Özgür Yazılım/Açık Kaynak dünyasında 10 milyon civarında geliştirici, 1 milyon proje üzerinde çalışıyor. Ortaya çıkan ürünler büyük ölçüde insanlığın ortak malı. Gittikçe artan bir oranda ve konularda, insanlar birikimlerini, kültürlerini, tasarımlarını, ürünlerini paylaşıyor. Birlikte üretiyorlar, dayanışma içinde hareket ediyorlar.

Bilgi Toplumu Doğuyor!

Bilginin temel zenginlik ve istihdam kaynağı olmasının sonucunda bazı sektörler yıkılıyor, bazı sektörler öne çıkıyor, bazı meslekler ölüyor, yeni meslekler doğuyor. Bilgi toplumun işçileri, bireyleri de yeniden tanımlanıyor. Oluşmakta olan bu yeni toplum biçiminde, bağımsız düşünen, girişimci, aykırı sorular sorabilen, farklı bakabilen, yaratıcı ve eğitimli insanlar Bilgi Toplumun bireyi olmaktadır. İnternet ve özellikle sosyal ve yeni medya bireyin gelişmesi, topluma katılması ve demokrasi için vazgeçilmez bir araç haline gelmiştir. Bu nedenle, İnternete erişim temel bir hak olarak anayasalara girmeye, genişbant erişim de hükümet programlarına girmeye başlamıştır. Ağ üzerinden örgütlenen insanlar için, sınırlar önemli ölçüde ortadan kalkmakta, global bir dünyanın bireyi olmaktadır. İnsanlar, dünyadaki gelişmeleri anında öğrenebilmekte, ona dünya yurttaşı sorumluluğu ile destek olabilmektedir. Bu hem felaketlerde, hem toplumsal olaylarda gerçekleşmektedir. Avaaz.org, Change.org, GreenPeace, Amnesty International, Sınır Tanımayan Gazeteciler, Sınır Tanımayan Doktorlar bunun örneklerini sunmaktadır. Avaaz.org’da 24 Milyon, Change.org’da ise 15 milyon dünya vatandaşı var.

Temsili Demokrasi Tıkanmış Durumda !

Demokrasi en basitinden Halkın kendini yönetmesidir. Bunu seçilmiş temsilciler yoluyla yapar. Seçim’in adil olması ve seçmenlerin tüm seçenekler konusunda yeterli bilgiye sahip olması gerekir. Seçim sistemine bağlı (seçim barajı, hazine yardımı, seçim harcamalarının finansmanı) adillik konusunda endişeler olabilir. Partilerin ana yaklaşımları, felsefeleri konusunda seçmende yeterli bilgilenme olduğunu var sayabiliriz. Ama, parti programları, seçim beyannamesi ve somut projeler konusunda fikri olduğunu var saymak pek kolay değil. Daha önemlisi, seçmenin bir partinin tüm program ve projesini desteklediğini var saymak mümkün değil. Bunlar çok boyutlu konular olduğu için, her seçmenin farklı bir tercih vektörü olması doğaldır. Liberal ekonomiyi destekleyip, çevreci olabilir. Bireysel özgürlükler konusunda, sosyal devlet konusunda tercihe ettiği partiden farklı düşünebilir. Seçmen, en ehveni şer bulduğu partiyi seçecektir. Yeteri kadar kendine yakın hissetmediği zaman da, pek çok seçmen, seçimde oy kullanmayacaktır.

Seçimlerin düzenli yapılması demokrasi için gerekli ama yeterli değildir. Ülkede, kuvvetler ayrılığının olması, bunların birbirini denetlemesi ve dengede tutması, Hukuk Devletin geçerli olması ve insan haklarının tüm yurttaşlar için garanti altına alınmış olması, özellikle azınlıkların hakların korunması gerekir. Bir ülkeye demokrasi diyebilmek için, başta basın, ifade, bilgiye erişim, barışcıl toplanma ve mahremiyet hakkı olmak üzere temel insan haklarının gerçekten var olması gerekir. Seçmenin temsilcisi izlemesi, onu denetlemesi, hatta geri çağırabilmesi, özellikle dar bölge sistemlerinde gündemdeki bir konudur. Temsilci de seçim bölgesindeki talep ve eğilimleri tespit etmeye çalışmaktadır. İletişimin kolay, ucuz ve hızlı olması yurttaşın karar süreçlerine katılmasının yolunu açmıştır. Konuların uzmanlık gerektirmesi, STK’ların, Meslek Örgütlerinin işin içine dahil olmasını gerektirmektedir.

Katılımcı Demokrasiye Doğru

Antik Atina Agorası ve demokrasisi insanlığın hayalini süslüyor. Agorayı milyonlarca kişiyi kapsayacak duruma nasıl getireceğimizi bilemiyoruz. Hem teknik olarak hemde kültür olarak hazır değiliz. Milyonlarca seçmeni kapsayan bir seçimin çevrim içi yapılması da henüz mümkün değil; teknik sorunların yanında fayda maliyet analizi de uygun değil. Ama, yerelden başlıyarak daha fazla katılım ve saydamlık sağlayabiliriz. Mahalle temelinde doğrudan demokrasiye yanaşabiliriz. Ulusal ölçeğe doğru Doğrudan demokrasiden Katılımcı Demokrasiye yönelmek durumundayız.

Demokrasi müzakere ve uzlaşma gerektirir. Karar verme sürecinin, katılımcı ve saydam olması; önceden belirlenmiş sürecin bütün belgeleriyle kamu oyuna açık olması demektir. İlgili bütün tarafların bilgi ve belgeleri ile açık ortamlarda tartışması, bilimsel raporlarını, gerekçelerini ortaya koyması ve bu görüşmelerin açık ortamlarda yayınlanması gerekir. İlgili tarafların tartışmalarının önceden belirlenen gündemle, herkese açık yapılmasının yanında, internet ve medya üzerinden yayınlanması ve arşivlenmesi gerekir. Örneğin bir projenin yapabilirlik, çevre etki, olası ulaşım, istihdam vs boyutlarının araştırılmış, raporları açık ortamlarda yayınlanmış, ilgili Üniversite, STK ve Meslek odası uzmanları ve isteyen yurttaşın katılabileceği açık ortamlarda tartışılması gerekir. Bir projeye karar verilmesi kadar onun nasıl hayata geçirileceği de önemli, kullanılan teknoloji, zamanlaması, güzergahı, toplam maliyeti gibi boyutları da önemlidir.

Katılımcı demokrasi yurttaşın, STK’ların, Meslek Örgütlerinin yönetime katılma, açıklık, hesap verilebilirlik, bir anlamda ortaklık talebidir. Yönetimin, kamu kaynaklarını, ortak çevresini, düzgün kullandığından emin olma talebidir. Yurttaşların kendi, bilgi, uzmanlık ve isteklerinin hayata geçmesi için demokratik bir taleptir. Kamunun, “ her şeyi en iyi ben bilirim” den vazgeçip, yurttaşlarla, sivil toplumla diyalog talebidir. Daha yaşanabilir bir dünya için, taşın altına elini koyma çabasıdır.

Türkiye Demokrasisi Nasıl Gözüküyor ?

Biz sadece bazı uluslararası indeksleri özetleyeceğiz. Economist dergisi araştırma birimi dünya Demokrasi indeksini hazırlıyor. Her ülkeye 0-10 arası bir sayı veriyor, en iyisi 10. 8-10 arasını tam demokrasi, 6-7.99 arasını kusurlu demokrasi, 4-5.99 hibrid, 0-3.99 ise otokratik rejim olarak adlandırılıyor. Ülkemiz 5.76 ile 167 ülke arasında 88. olarak hibrid ülke kategorisinde. İndeks 5 alt indeksin ortalaması. En iyisi 7.92 ile Seçim alt indeksin, en kötüsü ise 4.12 ile Sivil Özgürlüklerde. Basın Özgürlüğünde Sınır Tanımayan gazetecilerin indeksinde 179 ülke arasında 154, Freedom House indeksinde ise 196 ülke arasında 120-125 aralığını paylaşıyoruz. Freedom House genel Özgürlük İndeksinde ise 195 ülke arasında 102-116 aralığındayız. Yaşam kalitesini ölçen İnsani Gelime İndeksinde ise 196 ülke arasında 92. sıradayız.

Kitleler Katılımcı Demokrasi İstiyor!

Arab baharından, Wall Street İşgali’ne, İran’dan İspanyaya, Brezilya’dan Bulgaristan’a bütün dünyada geniş kitleler İnternetin olanaklarını etkin bir şekilde kullanarak taleplerini protestolarla dile getiriyorlar. Kitleler, bilgiye erişim, açıklık, katılım ve refahtan pay istiyor, etkin bir aktör olarak sayılmak ve karar süreçlerinde yer almak istiyor.

Kısaca kitleler katılımcı demokrasi istiyor!

blog.akgul.web.tr