Mustafa Akgül: İnternetle Savaş!

Cevapla
Kullanıcı avatarı
fortran
Mesajlar: 266
Kayıt: 01 Ağu 2012, 12:58
İşletim Sisteminiz: GNU/Linux
LibreOffice Sürümü: 7.4.4.2

Mustafa Akgül: İnternetle Savaş!

Mesaj gönderen fortran »

İnternet yasasında yapılan yeni düzenlemeyle, 5651 ve filtreli internet felsefesi devam ettirilerek, bir kaç ufak düzeltme ile birlikte kişisel hakların korunması görüntüsünde daha fazla sansür, daha hızlı yasaklama, otosansür ve vatandaşı daha uzun süreli izleme altyapısı kurmak hedefleniyor.

İnternet bilgiye erişim ve ifade özgürlüğün en temel aracı haline gelmiştir. Bu Birleşmiş Milletler kararı ile pekiştirilmiştir. İnternet her yurttaşa kendi matbasını kurmak, kendi gazete, radyo ve tv’sini oluşturmak ve bunu ucuz, kolay ve hızlı yapma olanağı sunmaktadır. Bunun tüm toplumu değiştireceği açıktır. Ama bu topluımsal değişim zahmetli ve yavaş olacaktır.

İnternetin yaşamsal önemi, yurttaşların İnternete erişimini temel insan hakkı olarak öne çıkartmakta ve güvence altına alınması için de Anayasalara girmeye başlamıştır. Bir çok ülkede geniş bant erişimi evrensel hizmet kapsamında değerlendirilmekte ve hükümetler yurttaşlara 30-100M hızı sağlama çabalarına başlamıştır. Bu bakımdan her yurttaşa, ucuz, güvenilir, güvenli ve hızlı internet erişimi sağlanması önemlidir. Yine aynı şekilde, her yurttaşın, interneti tüm boyutlarıyla hiç bir kısıtlamaya uğramadan kullanabilmesi onun toplumun aktif ve eşit yurttaş olması için elzem.

Ortak Üretim

İnternet ekonominin çarklarınınn hızlı ve bilgiye dayalı dönmesini sağlamakta, hayal edemediğimiz yaratıcılıklarını ortaya çıkartmakta, ve İnternet ekosistemi tüm ekonomiye ivme kazandırmaktadır. İnternet dünyaya yayılmış milyonları buluşturmakta, ortak üretimi, paylaşım ve dayanışmayı tetiklemektedir.

Ülkemiz ise, İnternetin bu devrimsel boyutunu kavrayamamış, onu kontrol edebileceği ve yayarlanabileceği teknik bir gelişme olarak algılamış, vergi almak, tasarruf etmek ve yurttaşı denetlemek için kullanmış; demokrasi, katılım, saydamlık boyutları, ülkenin kalkınması, ve tüm ülkeye ivme verme potansiyeli hiç farkedilemiştir. İnternetdeki önemli gelişmelerin özgürlük ortamında, farklı ve aykırı düşüncelerin yeşerebildiği, hoşgörü ve rekabetin olduğu, hukuk devletinin yerleştiği ortamlarda geliştiği pek farkedilemedi. Bunun sonucunda chat, irc, facebook ve twitter kullanımı öne çıkmakta, genelde dünya ortalamasını yakalamakta, ama avrupa ve OECD sıralamasında hemen her konuda en gerisinde kalıyoruz.


Google’i bile yasaklarız

5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yuoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” 23 Mayıs 202007′de, “kirli bilgiyi temizleyip sunmak” iddiası ve dünyaya örnek olmak hedefiyle çıkmıştır. 40 bini aşkın yasaklı web, tüm dünyaya rezil olduğumuz Youtube, Alibaba ve benzeri yasaklar, AIHM’de mahkumiyet, gelişmemiş bir internet sektörü, internet bağlantılı özgürlük indekslerinde geri düşmeyle sonuçlanmıştır. 5651 Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda (TİB) bürokratik bir kadroya yargısız infaz yetkisi vererek Evrensel Hukuk ilkeleri ve anayasamızı ayaklar altına alınmıştır. 5651 yasaklamayı katalog suçları ile sınırlamayı hedefledi, ama Medeni Yasa, Fikir Sanat Eserleri yasası, Terör ve organize suçlar ve dini metinlere kadar uzanmıştır. Bugün her hangi bir mahkeme, her hangi bir nedenle bir webi yasaklayabilmektedir. Google.com’un yasaklandığını ama uygulanmadığını hatırlatmak isterim.

Bugün, Türkiye İnternetinde temel sorunun strateji, siyasal sahiplenme, katılımcı yapıları, yönetişim ve insan gücü eksikliği ile rekabet ve vergi sorunudur. Devletimiz, içinde tüm paydaşların olduğu katılımcı yapılar kurup, onlarla diyalog içinde olmaktan rahatsız oluyor, şayet varsa ilk fırsatta onlardan kurtuluyor. İnternet düzenlemelerinin ana ekseninin, başta ifade özgürlüğü olmak üzere özgürlükleri genişletmek, interneti büyütmek yerine yasaklamayı, mahremiyeti yok etmeye ve vatandaşı izlemeye odaklanması ne acı!

5651′i aile ve çocuk profileleriyle Filtreli İnternet takip etmiştir. BTK’nin “Milli Arama Motoru” gibi söylemleri sık sık gündeme getirdiğini, ve sadece yerel webleri kapsayan “yurtiçi” profilini, Filtreli İnternet kapsamında önerdiğini hatırlatmak isterim. BTK’nın hukuka saygısızlığının bir göstergesi da içinde “sarışın, haydar, baldız” gibi 130+ kelimeden birini içeren weblerin ISP’lerce oto-sansür ile yasaklanması isteği idi. Bu yetki aşımı olan hukuksuz istekten vaz geçilmesi, BTK’nin bakış açısı ve hakim felsefenin açık göstergesidir. Şu andaki 5651 ve Filtreli İnternet uygulamasında ana sorun, büyük ölçüde yargının devre dışı kalarak idari bir kadronun yasaklama yetkisini kullanması, bunun yargılama ayağının çoğunlukla olmaması, sürecin saydamlık ve hesab verilebilirlik boyutunun olmamasıdır. Bugün hem 5651 hem de Filtreli İnternetde kaç tane webin yasaklandığı/sakıncalı bulunduğu bilgisinin bir devlet sırrı gibi saklanmaktadır. Sivil toplumun tespit edebildiği sayı 40482, gerçeği Allah bilir. Bir webin ne zaman, hangi gerekçeyle yasaklandığı yada sakıncalı bulunduğu kimseye haber vermeden, savunma almadan, yargılama olmadan tek taraflı, ve dolaylı olarak gizlice alınıp uygulanıyor. Devletimiz, yapılan başta basın ve ifade özgürlüğü, girişim, ticaret, öğrenme, eğlence gibi özgürlüklere zarar verdiğini fark edemiyor.


Yeni Düzenleme Ne Getiriyor ?

15 Ocak’ta torba yasanın içinde Meclis Plan Bütçe Komisyonu’ndan geçen ve 5651 sayılı internet kanununda Yeni düzenleme 5651 ve Filtreli İnternet felsefesinin devam ettirerek, bir kaç ufak düzeltme ile birlikte kişisel hakların korunmasını görüntüsünde daha fazla sansür, daha hızlı yasaklama, oto-sansür ve vatandaşı daha uzun süreli izleme altyapısı kurmayı hedefliyor. Kanımca, yapılmak istenen ABD Ulusal Güvenlik Kurulu NSA’dan esinlenerek benzeri bir yapı kurarak, farklı, aykırı ve muhalif düşünceleri baskılamak ve izleyebilmektir.

Devletin görevi tüm vatandaşları korumak adına kendi görüşlerini herkese empoze etmek değil, yurttaşların kendi kararlarını verip uygulayabilecekleri becerileri kazandırmak ve altaypıyı kurmaktır. Devlet, yarışmalarla alternatif filtre ve savunma yazılımlarını üretir, özgür yazılım olarak dağıtır, özel sektörü teşvik eder, ve yurttaşı eğitir. Sivil toplum, alternatif filtre listeler, filtre yazılımları üretebilir. Ama, devletin kendi başına, kimseye danışmadan, kapalı kapılar ardında yasaklama yapması bir hukuk devletinde kabul edilemez.

5651 hakkında Abant (2009) ve Kartepe’de (2011) uygulamayı gözden geçiren toplantılar yapıldı, kararlar alındı, ama hiç biri uygulanmadı. BTK, kendi içine kapanmayı tercih etti. Bu tasarı ISP Birliği ile bir diyalog çabası yerine, oto-sansürü teşvik eden, kamuya bağlı STK gibi garip bir yapı önermekte. TİB başkanına yasaklama yetkisi vermesi, bir hukuk devletiyle ile çelişir.

Bu tasarının Temel Hukuk ilkelerine, Anayasamıza, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, bireysel haklara aykırı olduğunu; ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı, kişisel mahremiyete aykırı, ülkemizin gelişmesine ve henüz yeşerme aşamasında olan İnternet sektörünün gelişmesine ciddi zarar vereceğini düşünüyoruz.

Devletin yasakcı refleksinden kurtulup, insana güvenen, fikir ve ifade
özgürlüğünü temel alan, farklı ve aykırı düşünceleri yeşerten, bir toplum
yaratmaya çalışmalıyız. Çünkü İnternet Yaşamdır !

Radikal 2 – 2 Şubat 2014

blog.akgul.web.tr
Cevapla